İBADET VE İHLAS (SAMİMİYET)

         İbadet, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda, aciz olduğumuzun farkına vararak kemerbeste-i ubudiyet edip O’nun sonsuz gücü ve Rahmetinin karşısında hayret ve muhabbetle secdeye kapanmaktır.

       İhlas ise yapılan ibadetin ruhu konumundadır. İhlas, yapmış olduğumuz ibadetlerin, sadece ve sadece Allah (cc) emretmiş olduğu için yapılmasıdır. Eğer başka maksatlar elde etmek için ibadet yapılırsa o ibadet batıldır, geçersizdir. Faideler, hikmetler sadece tercih edilebilirler. İbadet için gerçek sebep olamazlar.

          Kâinâtın sultanı olan Allah (cc) :

Ben, insanları ve cinleri ancak bana kullukta bulunsunlar diye yarattım.” buyurmaktadır.

Bizim yaratılışımızdaki maksat madem ki O’ na kullukta bulunmaktır, öyle ise başka hiçbir amaç ve gayeyi düşünmeksizin sırf O emretti diye O’ na kullukta bulunmak en birinci vazifemiz olmalıdır.

      Kullukta bulunmak Allah’ın emrine ve rızasına bakar. Kullukta bulunmanın sebebi ise Allah’ın emretmiş olması ve O’nun rızasını kazanmaktır. Sonuçları ve faydaları ahirete bakar. Yalnız asıl maksat yapmaksızın ve istenmeksizin verilen dünyevi faydalar yapılan kulluğa ters düşmez. Hatta zayıf iman sahibi kişilerde ibadete teşvik edici olur. Şayet bu dünyevi faideler ibadete veya virde  asıl sebep yapılsa o kulluğu iptal eder, neticesiz bırakır.

         Mesela namazda yapılan hareketlerin fizyolojik yararları söz konusudur. Her namazda birkaç kere oturup kalkmak bütün organları canlandıran kan dolaşımı için en iyi bir usuldür. Bundan dolayı namaz hazmı takviye edici ve iştah açıcı olarak da bilinir.

         Yine namazın bedeni bir rahatsızlık nedeniyle şifa niyetiyle kılınması veya başkaları beni namaz kılıyor görsünler diye namaz kılmak ibadetin asıl sebebi olarak gösterilemez. Her ne kadar namaz ibadetini fizyolojik olarak şifa olsun diye kılan insanlara pek rastlanmasa da oruç ibadeti için çokça rastlanmaktadır.

         Kur’an surelerinin havas ve esrarında ifade edilen dünyevi faideler kasten istenmemeli ki ihlas kaçmasın. İhlas olmaksızın yapılan ibadet de ruhsuz bir ibadet haline gelir. Yapılan ibadet sadece şekilde kalır. Yani şu sureyi veya duayı okursanız şu işiniz halledilir. Şu kadar rekat namazı şu vakitte kılarsanız istemiş olduğunuz işiniz halledilecektir, gibi dünyevi maksatlar, ibadetin ruhuna terstir. Bu, yapılan ibadette ihlasın olmadığına delildir. Yapmış olduğumuz ibadetlerde sırf Cenab-ı Hakk’ın emir ve rızasını gözetmemiz gerekmektedir.

Ahmet BOZKURT