NAMAZ DİNİN DİREĞİDİR

             Sevgili Peygamber efendimiz (sav) bir Hadîs-i Şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:     

              Namaz dinin direğidir, namazını kılan dinini ikâme etmiş olur, namazı terk eden dinini yıkmış olur.

             İslam dininden bahsedilebilmesi için namazın olması şarttır. Nasıl ki kâinatta her şey  bir denge içerisindedir ve denge bozuldu mu varlık yok olmaya mahkumdur. Namazsız bir dinin de dengeleri bozulur. Dini ayakta tutan (ana) direk olarak vasıflandırılan namaz ibadetini bir insana benzetirsek, namaz o insanın başı konumundadır. Bir insanın başının bulunmaması halinde nasıl ki insan yere yıkılır, işte namaz ibadetini terk eden kişi de dininin yıkılmasına sebep olur.

          İnsan aklı, insanın ömrünü aydınlatan bir projektör hükmündedir. Eğer bu akıl, gerçek yaratılışına uygun olarak çalıştırılmışsa yani enerjisini vahiy enerjisiyle birleştirmişse, önünün vahiy projektörü tarafından her zaman aydınlatıldığını görüp hatalara düşmekten kurtulur. Aklın vahiy ile olan ilişkisinin kesilmesi halinde ise burnunun dibini dahi göremeyecek bir konuma gelir. Böyle bir akıl ise kişiyi yaratılış gayesinin dışına çıkarıp inançsızlığa sürükler.

         Mademki, insanın yaratılış maksadı Cenâb-ı Hakk’ı tanıyıp O’na kullukta bulunması ise kullukta bulunmanın başlıca şekli de namaz ibadetiyledir. Zira, Kur’an-ı Kerim’deki ibadetle ilgili ayetler içerisinde öncelikle namazın zikredilmesi, dinin namazsız olamayacağı anlamına gelir. Kişi ister zengin olsun isterse fakir, hiç fark etmez her gün beş vakit yüce yaratıcının huzurunda saygı içerisinde boyun eğip el bağlayarak namaz ibadetini gerçekleştirmesi zorunludur. O’na ibadet etmek için sebep olarak O’nun bizi yokluktan varlık sahasına insan suretinde çıkarıp var etmesi yeterli bir sebep değil midir?

       Namaz dinin lokomotifidir. Nasıl ki lokomotif olmadan trenin hareket etmesi sağlanamaz ise, namaz ibadeti olmadan da dinden bahsedemeyiz.

          İslamın anahtarı hükmünde olan kelime-i şehadeti kabul edip tasdik eden bir kişi akıl baliğ olmuş ise namaz kılmak ile mükelleftir. Namazın dışındaki diğer ibadet türlerinin bazı şartları vardır. Mesela oruç tutmak, sağlıklı bir insana farzdır. Eğer sağlığını tehdit eden hayati bir engel teşkil edecek bir rahatsızlığı söz konusu ise orucunu tutmayabilir. Hacca gitmek zengin olmaya bağlıdır. Bu bir maddi imkan meselesidir. Zekat vermek yine zengin olmaya, belirli bir mal varlığının olmasına bağlıdır. Ama namaz öyle mi? Hayır…

        Namaz kılmak için zengin veya fakir olmak, sağlıklı veya sağlıksız olmak hiç fark etmez. Mutlak surette kılınması zorunlu yaratılış borcumuz olan bir kulluk görevimizdir. Namazla ilgili Kur’an ayetlerinin genelinde namazdan sonra zekat zikredilir. Namazdan sonra hemen zekatın zikredilmesinin hikmeti, zekatın toplumsal düzeni, asayişi sağlamadaki fonksiyonundan ileri gelmektedir. Namaz dini, zekat ta asayişi te’min eden iki ilahi esastırlar.

Ahmet BOZKURT