NAMAZ VAKİTLERİNİN ÖNEMİ

         Namaz için ayrılmış olan vakitler beş ana vakittir: Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı (gece). Beş vakit namaz da bu vakitlerin her birine dağılmış ve bu vakitlere has kılınmıştır.

         Peki, beş vakit namazın bu beş ana vakte has kılınmasındaki maksat nedir? Niçin bu vakitler bu kadar çok önemli? Bu konuda Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin sözlerine kulak verelim. Dokuzuncu Söz’de bu beş vaktin hangi anlamlara geldiğini, neyi çağrışım yaptırdığını dördüncü ve beşinci Nükte’lerde genişçe izah etmişlerdir. Biz de o ifadeleri biraz sadeleştirerek bu iki Nükte’yi birlikte ele almaya çalışacağız:

            1.FECİR ZAMANI :

         Tan yerinin ağarmasından güneşin doğuşuna kadarki zamandır. Fecir zamanı ilkbahar mevsimi zamanına, hem insanın anne rahmine düştüğü zamana, hem göklerin ve yerin altı günde yaratılışının birinci gününe benzer ve onlarda Cenâb-ı Hakk’ın yapmış olduğu işlerini hatırlatır.

         Fıtraten zayıf olan insan her şeyden etkilenebilir ve üzülebilir bir yapıdadır. Gayet aciz ve fakir olup ihtiyaçları çok fazladır. Hayat yükü gayet ağırdır. Sevmiş olduğu bütün şeylerin onu bir bir terk etmesi ve yok olmaları onu gayet incitiyor. Hem akıl, ona yüksek maksatlar ve ebedi meyveler gösteriyor; halbuki eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır.

         İşte bu vaziyetteki bir ruhun fecr zamanında Cenâb-ı Hakk’ın dergâhına dua ile namaz ile mürâcât edip durumunu arz etmesi ve ondan yardım istemesi ne kadar gerekli ve peşindeki gündüz aleminde başına gelecek, beline yüklenecek işleri, vazifeleri tahammül için ne kadar lüzumlu bir dayanak noktası olduğu açıkça anlaşılır.

           2.ZUHR (Öğle) ZAMANI :

        Yaz mevsiminin ortasına, hem gençliğin kemâline, hem dünya ömründeki ilk insanın yaratıldığı döneme benzer ve işaret eder. Onlardaki Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinin tecellilerini ve bol olan nimetlerini hatırlatır.

         Öğle vakti, gündüzün kemâli ve güneşin batmaya meyletmesi, günlük işlerin gelişip olgunlaştığı, meşgûliyetlerin tazyîkinden geçici olarak bir istirahat zamanı ve fâni dünyanın gelip geçici olduğunu ihtar eden, ağır işlerin verdiği gaflet ve sersemlikten sıkılan ruhun teneffüse ihtiyaç duyduğu ve ilâhi nimetlerin ortaya çıktığı bir andır.

       İnsanın ruhu böyle sıkıcı bir durumdan kurtulup, o gafletten sıyrılarak o manasız ve devamı olmayan şeylerden vazgeçip, ebedi olan ve hakiki nimet verici olan Allah’ın dergâhında el bağlayarak, nimetlerinin tamamına şükür ve hamd edip O’na sığınmak celâline ve azametine karşı rükû’ya gidip aciz olduğunu göstermek, Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz kemâl ve benzersiz cemâline karşı secde edip hayret ve muhabbetini ilan etmek anlamına gelen öğle namazını kılmak ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar gerekli ve uygun olduğunu anlamayan insan, insan değil…

          3.ASR (İkindi) ZAMANI :

      Güz mevsimine hem ihtiyarlık vaktine hem ahir zaman Peygamberinin (asm) Asr-ı Saadetine benzer. Onlardaki Cenâb-ı Hakk’ın işlerini ve Rahmâni nimetlerini ihtar eder.

         İkindi vakti güz mevsiminin üzüntü vericiliğini, ihtiyarlığın hazin durumunu, ahir zamanın elem ve hüzün verici mevsimini andırır ve hatırlatır. Ayrıca, günlük işlerin sonuçlanması zamanı  hem o günde mazhar olduğu sıhhat ve selamet ve hayırlı hizmet gibi Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerinin büyük bir çoğunluğunun oluşturduğu zamanı, hem o koca güneşin batmaya meyletmesinin işaretiyle, insanın bir misafir memur ve her şeyin gelip geçici olduğunu ilan etmenin zamanıdır.

         Şimdi, ebedi bir hayat isteyen ve ebed için yaratılmış olan, iyiliklere karşı bağlanan ve ayrılıktan üzüntü duyan insan ruhu, kalkıp abdest alıp, şu ikindi vaktinde ikindi namazını kılmak için ebedi ve sermedi olan Allah’ın huzurunda duasını arz etmek; sonsuz Rahmetinin iltifâtına sığınıp hesapsız nimetlerine karşı şükür ve hamd ederek; Rububiyetinin izzetine karşı alçak gönüllü olarak rükû’ya gidip, sonsuz ulûhiyetine karşı alçak gönüllülük içerisinde secde ederek; gerçek bir teselli ve ruhun huzurunu bulup kulluk görevini yerine getirmek demek olan ikindi namazını kılmak ne kadar yüce bir vazife, ne kadar münasip bir hizmet, ne kadar yerinde bir fıtri borcu eda etmek; belki gayet hoş bir saadet elde etmek olduğunu, insan olan anlar.

4.MAĞRİP (Akşam) ZAMANI :

        Sonbahar mevsiminin sonundaki pek çok varlıkların vefatlarını, hem insanın vefatını, hem dünyanın kıyamet başlangıcındaki harap oluşunu ihtar etmekle Cenâb-ı Hakk’ın Celâlinin tecellisini anlatır, ikaz eder.

         Akşam vakti, hem kışın başlamasından, yaz ve sonbahar mevsiminin nazlı ve güzel varlıklarının üzüntü verici vedaları içerisinde yok olup gitmelerinin zamanını andırır. Hem insanın vefatıyla bütün sevdiklerinden elem verici bir ayrılık içerisinde ayrılarak kabre girmek zamanını hatırlatır. Hem dünyanın kıyamet esnasındaki vefatıyla, bütün insanlar, başka alemlere göçmesi ve bu imtihan dünyasının lambasının söndürülmesi zamanını andırır, hatırlatır. Yok olma sırasında batıp giden sevdiklerine karşı şiddetli bir bağlılık gösterenleri ikaz eder, bir zamandır.

         5.İŞA (Yatsı) VAKTİ :

     Gecenin gündüzü siyah kefeni ile örtmesini, hem kışın beyaz kefeni ile ölmüş yerin yüzünü örtmesini, hem vefat etmiş insanın geriye kalan dostlarının da vefat edip unutkanlık perdesi altına girmesini, hem bu imtihan dünyasının bütün bütün kapanmasını hatırlatmakla Allah’ın yüce tasarruflarını ilan eder.

         Yatsı vakti, gündüzün ufukta kalan kısmı da tamamen kaybolup gece alemi kainatı kaplar. Gece ve gündüzü çeviren Allah (cc) gündüzün beyaz sayfasını gecenin siyah sayfasına çevirmesindeki tasarrufuyla, yaz mevsiminin süslü yeşil sayfasını kışın soğuk beyaz sayfasına çevirmesindeki güneşe ve aya boyun eğdiren Allah’ın icraatını hatırlatır. Hem zamanın geçmesiyle kabir ehlinin geriye kalanlarının da şu fani dünyadan bütün bütün başka aleme geçmesindeki ölümün ve hayatın yaratıcısının işlerini andırır. Hem dar ve fani ve aşağılık dünyanın tamamen harap olup büyük bir sarsıntıyla vefat edip geniş ve ebedi ahiret aleminin ortaya çıkıp yayılmasında arzın ve göklerin yaratıcısının celalli tasarruflarını ve cemalli tecellilerini andırır, hatırlatır bir zamandır.

        GECE VAKTİ

Hem kışı, hem kabri hem kabir alemini anlatmakla insan ruhunun Allah’ın Rahmetine ne derece muhtaç olduğunu insana hatırlatır. Geceleyin kalkıp teheccüd namazını kılmak ise kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, ikaz eder.

         İKİNCİ SABAH

       Haşrin sabahını hatırlatır. Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar mâkul ve lâzım ve kat’i ise haşrin sabahı da berzahın baharı da o kesinliktedir.

       Demek bu beş vaktin her biri bir mühim inkılap başında olduğu ve büyük inkılapları ihtar ettiği gibi, Cenâb-ı Hakk’ın günlük büyük tasarruflarının işaretiyle hem yıllık, hem asırlık, hem zamana ait kudretin sahibi Allah’ın mucizelerini ve Rahmetinin hediyelerini hatırlatır. Demek asıl yaratılış vazifemiz ve kulluğumuzun esası ve kesin bir borç olan farz namaz şu vakitlerde layıktır ve daha münasiptir.

 

Ahmet BOZKURT