NAMAZ VE DİN

         Namaz imandan sonra en yüksek hakikat olup  ubudiyetin de özüdür. Allah ile kul arasındaki en büyük yakınlaşma vesilesidir. Zira “Kulun Rabbine en yakın hali secdede bulunduğu halidir.”

         Madem ki yeryüzünde imandan sonra en büyük hakikat namazdır, öyleyse bütün hayatımızı ve bütün mesaimizi bu hakikat için sarf etsek yine de azdır.

         Cenâb-ı Hakk’a karşı yapmış olduğumuz ubûdiyet, bize verilmiş olan nimetlere karşı bir teşekkür ifadesidir. Sadece, teşekkür ederim Allah’ım, anlamına gelen “El-Hamdü Lillah” sözünü söylemek yeterli değildir. Bu, sadece dilimizin teşekkürüdür. Ya diğer azalarımızın teşekkürü? Ellerimiz, ayaklarımız, kalbimiz vs. bütün bu azalarımızın teşekkürü olmasın mı? Elbette ki bu organlarımızın da teşekkürü olacaktır. Belki sözle olmayacak ama fiili olarak yani Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna karşı beş vakit kemerbeste-i ubudiyet edip el bağlayarak, hayret ve muhabbetle serfüru’ ederek namaz ibadetini yerine getirmek suretinde olabilir.

        Namaz ibadeti sevgili Peygamber Efendimizin (asm) hicretten bir buçuk yıl önce Recep ayının 27. gecesi Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksa’ya götürülmesi oradan da Sidretü’l-Müntehâ’ya yükseltildiği Miraç’ta iken farz kılınmış bir ibadettir.

         Cenâb-ı Hakk yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de :

Beni anmak için namaz kıl.” buyurarak namazı kılmamız emredilmektedir. Namazı kılmak, Allah’ı anmak olarak ifade edilen yukarıdaki ayete karşılık başka bir ayette:

Öyle ise beni ( taat ve ibadetle ) anın ki ben de sizi anayım.” buyurulmaktadır. Düşünelim bir kere Allah’ın bizi anmasından daha büyük ne olabilir?

         İslam dininin emrettiği ilk ibadet şüphesiz ki namaz ibadetidir. Namaz İslam dininin  en önemli ibadetidir. Namaz olmaksızın gerçek bir islamdan söz etmek mümkün değildir. Yani ya namaz ya namaz. Diğer bir ifadeyle ille de namaz ille de namaz. Başka hiçbir alternatifi yoktur. Namaz olmaksızın dinden bahsedilemez. Sevgili Peygamber efendimizin, gözümün nuru diye ifade ettiği namaz, İslâm’ın sembolüdür. Dinin ve imanın direğidir. Mü’minin de nurudur. Şüphesiz namaz mü’minler üzerine belirli vakitler için farz olarak kılınmıştır.

Ahmet BOZKURT