PUSULASIZ İNSANLAR

        Bizleri yokluktan çıkarıp, varlık elbisesini giyindiren Cenâb-ı Hakk, ruhlar âleminden anne rahmine, oradan da dünya hanına belirli maksatlar için göndermiştir. Buraya kadarki hayat serüvenimiz ise bizim irademiz dahilinde olmayıp, bizi yönlendiren tamamen Kadîr-i Hakîm olan Allah’tır. Yani, pusula sadece ve sadece Cenâb- Hakkın külli iradesidir.

            Doğumla birlikte başlayıp, sinn-i teklif yaşına kadarki geçen dönem ise, pusulanın nasıl ve ne şekilde kullanılacağını öğrenmek için verilmiş olan talim süresi.

            Hangi pusulayı, nasıl ve ne şekilde kullanacağını öğrenmemiş bir kimse pusulanın kendisine büluğa ermekle birlikte verilmesiyle, sanki fırtınalı bir denizde, bir gece vaktinde, yolunu şaşırmış bir gemi misali olmaktadır. Böyle bir durumda, ancak pusulaya ve dümene sahip çıkabilen kimse sâhil-i selâmete ulaşacağı muhakkaktır. Yoksa, o fırtınalı denizde gemiyle birlikte boğulmaya mahkum olacaktır. Dümene hakimiyetimiz ne derece kuvvetli olursa olsun, sağlam bir pusulaya sahip değilsek birçok çıkmaz yollar içerisine, hiç farkına varmadan girebileceğimizi de unutmamak gerekir.

           Girmiş olduğu yolun yanlış bir yol olduğunu görüp de, dümenini geri kırmayan kimse, en acınacak bir durum arzeder. Bu yanlış yoldan kendi isteğiyle dönmediği için de kendisine merhamet edilmez ve lâyık da değildir.

                İnsan, kendi akıl fenerini vahiy güneşiyle mezc ederek, cüz’î iradesini küllî irade istikametinde kullanarak O'nun emrine verirse, gerçek istikameti ve sağlam pusulayı bulmuş demektir. Yüce Allah Kitâb-ı Mübîninde: "Biz hiçbir kavme peygamber göndermedikçe onlara zulmedici değiliz " buyurmaktadır. Bunun manası, biz hiçbir kavme doğru yolu tayin edici bir rehber, bir pusula göndermedikçe onlara zulmetmeyeceğiz, demektir. O halde Nâr-ı Cahîm'den korunabilmek için, daha doğrusu sağlam pusulayla, doğru istikamete gidebilmek için, bizi bizden daha iyi bilen ve tanıyan Yüce Allah'ın pusulasına güvenip ona dayanmak gerekmez mi?

                Cennet veya Cehennem…

                Pusulalı kimselerin yolu veya pusulasız kimselerin yolu..

             Nebilerin, Resullerin ve salih kimselerin yolu veya firavunların, deccallerin, ve şeddatların yolu…

              Hayat yolumuz bu şekilde ikiye ayrılmiş. Ya, doğru pusulayı alıp, ona uyarak sahil-i selâmet olan Cennet diyarına, rưyet-i cemâlullâh'a kavuşacaksın ya da pusulasız veyahut da yanlış pusulayla cehenneme zakkum ağacının yemişlerinden yemeye doğu yol alacaksın.

        Aklı başında olan insan - aklı başında olmayıp da öyle olduğunu zannedenler hariç- yüce yaratıcının biz insanların önüne koyduğu Kuran ve sünnet pusulasıyla, İslâmiyet gemisinde güvenli bir şekilde âsûde bahar ülkesine doğru yol almayı tercih eder.

            Ya diğer yol? Öyle bir yolu düşünmek bile istemiyorum. Zira, Kuran'sız ve sünnet-i peygamberîsiz bir dünya, olsa olsa ancak bir zindan olur.

            Pusulalı insanlar veya pusulasız insanlar.

            Ya müstakim yola ya da dalaletli yola.

            Haydi, kır dümenini selâmet yoluna.

Ahmet Bozkurt