BU KAÇIŞ NEREYE?

        Şu anda bir yolcu gibisin. Oradan oraya daima hareket halindesin. Biliyor musun nereye gidiyorsun? Neden bir kaçış içerisindesin? Yoksa, kendinden mi kaçıyorsun?

            Şunu unutma ki, her şeyden kaçabilirsin, ama kendinden asla…

        Hayatın gerçeklerine karşı gözünü yumarak, yokmuş gibi düşünemezsin. Sen, eğer aklını kullanan bir insan isen, güneşin balçıkla sıvanarak saklanamayacağını biliyor olmalısın.

            Sen, yani ben, yani o, yani biz, yani onlar kimden kaçıyoruz, Allah aşkına… Yoksa, bu hayatı bize vereni düşünmekten mi?

            Bu kaçış nereye?

            Yoksa, kaçınılmaz son olan ölümden mi?

            Hem, sen kimsin? Nereden geldin ki? Nereye gidiyorsun? Bu dünyada niçin varsın? Bu dünyadan sonra nereye gideceksin? Yokluğa, karanlığa, hiçliğe mi yoksa ebedi, sonsuz olan ahiret alemine mi?

       Sen, çok değerli bir eşyanı kaldırıp atamaz iken, nasıl oluyor da paha biçilmez organlarla donatılmış olan şu vücut makinesinin, -yapıcısı tarafından- çürümek üzere toprağa atılacağını düşünüyorsun?

            Sen, en mükemmel bir varlık olarak bu dünyaya Cenâb-ı Hakk’ı tanıyıp yalnızca O’na kullukta bulunmak için gönderildin. Hem de bütün varlıkların en mükemmeli olarak.

            Öyle ise, sana bu hayatı ve en kıymetli azaları karşılıksız olarak hediye eden yüce sanatkâra karşı teşekkür etmeye ne dersin?

Ahmet BOZKURT